29 Aralık 2010 Çarşamba

Verimli Yatırım, Ekonomik Kar | Greenpeace Akdeniz

Verimli Yatırım, Ekonomik Kar

Doğal ve ekonomik kaynaklarımız sınırlı. Yaşanan küresel ekonomik ve çevresel krizde, enerji üretimi için yapılan yatırımların uzun vadeli olmaları, verimli sonuçlar vermeleri, teknolojilerinin gelişmeye açık ve temiz olmaları beklenir. Bu durumda yakıtı tükenmekte olan eski teknoloji ürünü, geleceği olmayan ve her yıl giderek sayıları azalan nükleer santrallere yatırım yapmak karlı mı?

Yıllara göre yeni nükleer gücün şebekeye bağlanması:

Kaynak: PRIS.IAEA Power Reactor Informaton System Database, Şubat 2007

23 yıl olan bir nükleer santralin inşasının ortalama 10 yıl sürmesi ekonomik açıdan riskli.

Şimdiye kadar hiçbir nükleer santral kredi alımı ve teşviksiz inşa edilemedi ve işletilemedi. Bir nükleer santralin kurulması ve enerji üretmesi çok pahalı olduğundan hükümetler şirketlere üretilen enerjiyi belli bir süre satın alma garantisi vermek zorunda kalıyorlar. Bu durumda ortaya çıkan tüm maliyet ve üretim dalgalanmalarının masrafı, üretilen enerjiyi kullanmasalar bile vergi mükelleflerinin sırtına biniyor.

Her yıl üretilen ve imha edilemeyen tonlarca nükleer atıktan kurtulma masrafları, Çernobil gibi yüzbinlerce insanın ölümüne sebep olan kaza riskleri, kısa ömrünün sonunda ortaya çıkan yüksek söküm masrafları ve düşük istihdam kapasitesiyle ekonomik ve çevresel açıdan nükleer enerji karlı bir yatırım değil.

Mevcut nükleer santrallerin kapasitelerinin 4 kat artırılabilmesi için 6 ila 10 trilyon dolar yatırım yapılması gerekiyor. Bu yatırımların yenilenebilir enerjilere yapılması hem dünya, hem de ülke ekonomileri açısından daha karlı çünkü yatırılan bir dolar karşılığında yenilenebilir enerjilerden nükleer enerjiye oranla 8 kat daha fazla verim elde ediliyor. Bu durumda 6 ila 10 trilyon dolar yenilenebilir enerjiye yatırıldığında mevcut nükleer enerji kapasitesinden 24 kat daha fazla üretim yapılmış olacak.

Yenilenebilir enerji bozulmaya daha dayanıklı ve değişen koşullara daha çabuk adapte oluyor. Yenilenebilir enerji kaynakları sürekli yeniden üretildiğinden tükenme riski yok. Ayrıca atıkları olmadığı için atık imha maliyeti de yok. Yenilenebilir enerjilerin yakıt masrafı olmadığı için 2030'a kadar toplam 18.7 trilyon dolar kar edilmiş olacak. Bu miktardaki para yenilenebilir enerji sistemine yatırıldığında 2030'a kadar başka hiçbir bir maliyet olmadan elektrik üretimi sağlanabilir.

İçinde bulunduğumuz ekonomik krizin ulusal ekonomilere en büyük etkilerinden birisi de artan işsizlik oranları. Yenilenebilir enerji sektörü diğer tüm enerji sektörlerine kıyasla en fazla istihdam yaratan sektör. Nükleer enerji 1 Milyon US Dolar'lık yatırım karşılığında 3 kişilik istihdam yaratıyor. Oysa yenilenebilir enerji kaynakları ve enerji verimliliği aynı miktar yatırımla 4 ile 5 kat arasında bir miktar kadar daha fazla tam zamanlı istihdam sağlıyor.

Alternatif enerji kaynaklarının yarattığı istihdam miktarı: $1 milyon atırım karşılığı yaratılan istihdam

Enerji Kaynağı $1 milyon yatırım karşılığı yaratılan doğrudan istihdam.
(# iş)
$1 milyon yatırım karşılığı yaratılan dolaylı istihdam.
(# iş)
$1 milyon yatırım karşılığı yaratılan toplam istihdam.
(# iş)
Petrole göre yaratılan istihdam.
(% fark)
Fosil Yakıtlar
Petrol ve Doğalgaz 0.8 2.5 3.4 --
Kömür 2.0 2.8 4.8 +41.1%
Nükleer
Nükleer 1.3 1.6 2.9 -14.7%
Verimlilik
Bina İyileştirme 7.7 5.1 12.8 +276.5%
Toplu Taşıma 12.1 4.2 16.3 +379.4%
Yenilenebilirler
Rüzgar 5.6 4.8 10.4 +205.9%
Güneş 5.9 4.5 10.4 +291.2%
Biyokütle 8.0 4.3 12.3 +205.9%

Kaynak: Tablo, Polllin, Robert ve Heidi Garrett-Peltieras’ın Massachusetts Üniversitesi Politik Ekonomi Araştırma Enstitüsü ve Amerikan Gelişim Merkezi tarafından çıkartılan, “Green Recovery: A Program to Create Good Jobs & Start Building a Low-Carbon Economy.” Eylül, 2008, raporundan alınmıştır.

İklim Değişikliği | Greenpeace Akdeniz

İklim Değişikliği

Mevcut enerji ihtiyacının halen büyük bir bölümü petrol, kömür ve doğal gaz gibi fosil yakıtlardan elde ediliyor. Yanma sırasında yoğun miktarlarda karbon gazı salınıyor. Karbon, gelen güneş ışınlarını tutarak atmosferin ısınmasına sebep oluyor.

Bu ısınma sonucu dünyanın genel ısısı artıyor ve iklim dengeleri bozulmaya başlıyor. 2 derecelik artışta bile dünyadaki yaşam dengeleri felaket boyutunda değiştiğinden, dünyanın daha fazla ısınmasını engellemek gerek. Bunun için karbon salımları büyük oranlarda azalmalı.

Nükleer enerji karbon salımını azaltmıyor ve iklim değişikliğini engellemeye giden yolu tıkıyor. Sadece elektrik üretimi için kullanıldığından ısınma, soğutma ve ulaşım ihtiyaçları için fosil yakıtlar kullanılmaya devam ediyor.

2030'da nükleer santrallerin kapasitesi iki katına çıkartılsa bile karbon salımını engellemede pek etkili olmayacak çünkü genel salım miktarını sadece %5 oranında azaltabilecek.

Buna ek olarak santrallerin ürettiği radyoaktif atıklar imha edilemediğinden, her yıl 10.000 ton artarak yığılmaya devam edecek.

Enerji ihtiyacı için yenilenebilir enerji kullanılırsa 2020 yılına gelindiğinde karbon salım miktarları 1990 yılı salım miktarının %30 altına çekilebilir. Yatırılan bir dolar karşılığında yenilenebilir enerji nükleer enerjiden 7 kat daha az karbon salınmasını sağlar. Eğer tüm enerji ihtiyacı yenilenebilir enerjilerden karşılanırsa 2080 yılına gelindiğinde karbon salımları günümüzdeki salım miktarından %60 daha az olacak.

Meksika Körfezi’nde eylemciler petrol platformunu işgal etti | Greenpeace Akdeniz

Meksika Körfezi’nde eylemciler petrol platformunu işgal etti

Dün, dört Greenpeace eylemcisi, Meksika’nın Veracruz eyaleti açıklarındaki “Centenario” petrol platformunu işgal etti. Platformda 39 metre yüksekliğe tırmanan eylemciler derin denizlerde petrol aranmasına bir son verilmesini istedi. Greenpeace eylemcileri, Meksika’nın Veracruz eyaleti açıklarındaki “Centenario” petrol platformunu işgal etti

Eylemcilerin işgal ettiği platform PEMEX tarafından kiralanmış durumda ve şu anda jeofizik ve jeoteknik araştırmalar gerçekleştirdiği gibi derin denizlerde petrol arama teknolojilerini de deniyor. 2010 sonu ya da 2011 başına dek bu platforma bir yenisinin daha (Bicentenario) eşlik etmesi planlanıyor.

Bu yıl Nisan ayında patlayan BP'ye ait Deepwater Horizon petrol platformu derin denizlerde petrol aramanın tehlikelerini açıkça gözler önüne sermişti. Ancak yaşanan felakete ve yaban hayatı için oluşan tehditlere rağmen Meksika Körfezi'nde petrol aramalarına bir yasak gelmedi ve petrol bağımlılığımızı tatmin etme çabası aynı hızda devam etti.

Temiz enerji geleceği hükümetlerin elinde

Eğer BP Deepwater Horizon'dakine benzer bir felaket daha gerçekleşirse Meksika Körfezi kıyıları, Körfez sularında yaşayan balinalar, yunuslar ve diğer canlılar daha da büyük bir tehdit altına girecek. Oysa bunların hiçbirinin yaşanması gerekmiyor. Artık Enerji [D]evrimi'ni başlatarak, fosil yakıtlara verilen desteği sona erdirerek, temiz enerjilere verilen desteği artırıp güçlü politikalar geliştirerek petrole olan bağımlılığımızdan kurtulabiliriz. Tüm bunlar için gereken tek şey, bunu yapacak siyasi irade.

Cancun'da gerçekleşecek olan BM İklim Zirvesi'nin başlamasına bir haftadan az bir süre kalmışken politikacılar iklim değişikliği ile mücadele etmek için yenilenebilir enerjilere daha fazla yatırım yapılması gerektiğinin farkına varmalılar. Dünya için bir temiz enerji geleceği hazırlamak hükümetlerin elinde.

Petrol aramaları sadece Meksika Körfezi'nde gerçekleşmiyor. Dünyanın pek çok denizinde derinlerde petrol arandığı gibi Karadeniz'de de bir petrol platformu bulunuyor. Petrole tanınan bu ayrıcalıklara "dur" demenin zamanı geldi. Ne Karadeniz, ne Kuzey Buz Denizi, ne de Akdeniz. Hükümetler, petrolü değil petrol tüketimini azaltacak teknolojileri teşvik etmeli.

Not: Şu anda eylemciler güvenle Artic Sunrise gemisine dönmüş durumda.

21 Aralık 2010 Salı

Bilgi Toplumu Istatistikleri 2010 Yayimlandi

Devlet Planlama Teskilati (DPT)’nin hazirladigi Bilgi Toplumu Istatistikleri Raporu’nun 2010 yilina ait olani gectigimiz gunlerde yayimlandi. Rapor’daki verilerin buyuk kismi Turkiye Istatistik Kurumu (TUIK) tarafindan Avrupa Birligi Istatistik Ofisi (Eurostat)’nin katkilariyla 2004 yilindan beri her sene yapilan “Hanehalki Bilisim Teknolojileri Kullanim Anketi”nin sonuclarina dayaniyor. 2009 yilinda 5.770 hanede yapilan anketteki sorularin buyuk bir bolumu yillar itibariyla ayni olmakla birlikte bazi yillar sorulmamis veya ankete ozellikle eklenmis sorular da bulunmakta. Anket kapsamindaki sorular 16-74 yas arasindaki bireylere yoneltilmekte. Bu kapsamda Turkiye genelini ve yas gruplarini en genis olarak temsil eden anket sonuclari Turkiye’de internet kullanimini takip edenlere cok degerli veriler sagliyor.
Arastirma sonuclarina gecmeden once sonuclarin temsil ettigi buyuk kutle (Turkiye geneli) hakkinda asagida yer alan istatistiklere goz atmanizda fayda oldugunu belirteyim.
Yukaridaki istatistikleri aklimizin bir kosesine yazdiktan sonra Turkiye’de internet kullanimina iliskin Rapor’da one cikan verilere bakalim.
Turkiye’de internet kullanimi – 2009
Asagidaki sekilden gorulecegi uzere Turkiye’de internet kullanimi yillar itibariyla artmakla birlikte kirsal kesimde kullanim kentlere gore onemli olcude geri kalmakta. 2009 yilinda Turkiye genelinde nufusun %34′u son 3 ay icinde internet kullanmis durumda. Bu oran kentlerde %40,9′a cikarken kirsal kesimde ise %17,6′ya geriliyor. Diger taraftan, en son internet kullanilan zamana bakilmaksizin 2009 yilinda genel itibariyla herhangi bir zamanda internet kullananlarin orani %38,1 olarak cikiyor.
Interneti son 3 ay icinde kullanan bireylerin %59,3′u her gun veya neredeyse her gun internet kullandiklarini beyan etmisler. Ankete katilarak son 3 ay icinde internet kullandigini beyan eden bireylerin %27,8′i ise haftada en az bir defa internete girdigini belirtmis.
Buna gore Turkiye icin 2007, 2008 ve 2009 yillarinda sirasiyla %26,9, %32,2 ve %34 olan internet kullanim oranlarina, Avrupa Birligi tarafindan belirlenmis bir kistas olan duzenli internet kullanimi orani (her gun veya haftada en az bir defa) acisindan bakildiginda bu oranlarin sirasiyla %23,2, %28,5 ve %30 oldugu goruluyor.
Turkiye’de yas gruplari, cinsiyet ve is gucu itibariyla internet kullanimi – 2009
Turkiye’de internet kullanimina yas gruplari ve cinsiyet acisindan bakildiginda ise en yuksek internet kullanim oraninin 16-24 yas grubunda oldugu, bu grubu 25-34 yas grubundaki bireylerin takip ettigi goruluyor. Diger taraftan kadinlarin internet kullanimi her yas grubunda erkeklerin gerisinde kaliyor.
Isgucu durumuna gore internet kullanimina bakildiginda ise en cok internet kullananlarin ogrenciler (%88,2), isverenler (%66,1), ucretli/maasli calisanlar (%56,8) ve issizler (%41,6) oldugu goruluyor. Bu arada 2009 yilinda 15 yas ve daha ustunda ucretli/maasli calisanlarin toplam sayisinin 12.769.000, ogrencilerin sayisinin 3.966.000, issizlerin sayisinin 3.471.000, isverenlerin sayisinin 1.210.000 olarak olcumlendigini belirtelim.
Internete nerelerden giriyoruz?
Bireylerin internet kullanim yerlerine bakildiginda ise 2005 yilinda internet kullanimi isyerinde daha fazla iken 2007 ve sonrasi yillarda internetin evlerde daha fazla kullanildigi goruluyor. Benzer sekilde internet kafeleri tercih orani da yillar itibariyla dusmekte olsa da, 2009 yili itibariyla internet kafelerden internet kullanim oraninin %24,1 gibi yuksek bir oranda kaldigini belirtelim. Asagidaki tablodan gorulecegi uzere 2009 yilinda internet kullanimi icin en cok tercih edilen yerler ev (%57,6), isyeri (%32,4) ve internet kafeler (%24,1) olarak siralaniyor.
Interneti hangi amaclarla kullaniyoruz?
2009 yilinda internet kullanicilarinin internet kullanim amaclarina bakildiginda ise e-posta gonderme (%72,4) ile gazete, dergi okuma, haber indirme islemlerinin (%70) en cok gerceklestirilen faaliyetler oldugu goruluyor. En cok yapilan diger faaliyetler arasinda sohbet odalari veya tartisma forumlarina mesaj iletme ve anlik ileti gonderme (%57,8) ile oyun, muzik, film, goruntu indirme ve oynatma (%56,3) bulunuyor. Listede mal ve hizmetler hakkinda bilgi arama (satin almayi kapsamiyor) faaliyeti %52,9 orani ile 5 inci sirada, seyahat, konaklama ile ilgili hizmetlerin kullanimi (otel rezervasyon, bilet satis vb.) %22,5 orani ile 12 nci sirada, internet bankaciligi %14 orani ile 13 uncu sirada, is arama ya da is basvurusu yapma faaliyeti %13,2 orani ile 14 uncu sirada yer aliyor. Onumuzdeki sene asagida yer alan listeye sosyal paylasim sitelerinin kullanimina iliskin bir sorunun eklenmesinin gerekli oldugunu dusunuyorum. Boyle bir soru listede en cok yapilan faaliyetlere iliskin siralamayi oldukca degistirebilir.
E-ticarette elektronik arac satin alimi one cikiyor, bu sonuc daha onceki arastirma sonuclari ve istatistikler ile celisiyor..
Turkiye’deki internet kullanimina e-ticaret acisindan bakildiginda ise ankete katilanlar arasinda internet kullananlarin son 12 ay icinde internet uzerinden en cok siparis verdigi veya satin aldigi malin elektronik araclar (cep telefonu, kamera, radyo, TV, DVD oynatici vb.) oldugu goruluyor. Asagidaki tablodan gorulecegi uzere 2009 yilinda Turkiye’deki internet kullanicilarinin %3,2′si elektronik arac, %1,7′si ev esyasi (mobilya, oyuncak, beyaz esya vb.), %1,2′si giyim,spor malzemeleri almis, %1,1′i seyahat ve tatil icin satin alma (bilet, arac kiralama) yapmis gozukuyor. Bununla birlikte bize bu sonuclar Turkiye’de e-ticarete iliskin yapilan daha onceki arastirmalarla tutarli gelmedi. Cunku daha onceki arastirmalara ve sektor icindeki profesyonellerden edindigimiz bilgilere gore Turkiye’de online olarak en fazla satin alinan urun grubu ucak bileti ve tatil amacli otel rezervasyonlari olarak ortaya cikiyor.
Internet uzerinden alisveris yapanlarin en cok karsilastigi sorun yanlis ya da hasarli urun teslimi
Anketlere gore internet uzerinden alisveriste sorun yasayanlarin oranlari 2007 yilinda %6,3, 2008 yilinda %9,5, 2009 yilinda ise %5,6 olarak belirlenmis. 2009 yilinda internet uzerinden alisveriste en cok yasanan sorunlar “yanlis yada hasarli urun teslimi”, “teslim suresinin belirtilenden fazla olmasi”, “siparis verme veya odeme esnasinda internet sayfasinda sorun yasanmasi” olmus. Son 12 ay icinde internet uzerinden alisveris yaparken sorun yasayanlarin %25,2 gibi yuksek bir kesiminin “siparis verme veya odeme esnasinda internet sayfasinda sorun yasadiklarini” beyan etmelerinin, Turkiye’de e-ticaret uzerine web girisimlerinin ve ozellikle bu girisimlerin teknik ekiplerinin uzerinde onemle durmalari gerektigi bir konu oldugunu dusunuyorum. Son 12 ayda Turkiye’de internet uzerinden alisveris yaparken sorun yasayanlarin %5,1′lik bir kismi ise hile, dolandiricilik ve sahtekarlikla (kredi karti bilgilerinin kotuye kullanilmasi, mal ve hizmetlerinin teslim edilmemesi) karsilastigini beyan etmis.
Internet uzerinden alisveris yapmamanin en onemli nedeni online satin alima ihtiyac duyulmamasi..
Bireylerin internet uzerinden alisveris yapmama nedenleri incelendiginde ise “internet uzerinden alisveris yapmaya ihtiyac duyulmamasi” %72,6 gibi yuksek bir oranla one cikmis. Bu sebebi %34,7 ile “urunu yerinde gorerek almayi tercih etmek” ve %30,7 ile “guvenlik, gizlilik kaygilari” takip etmis. E-ticaret uzerine web girisimlerinin listede ilk iki sirada yer alan nedenlerle ilgili yapabilecekleri fazla bir sey bulunmasa da (web sitelerinde gorsel materyalleri artirmak disinda), ozellikli “guvenlik, gizlilik kaygilarina” iliskin sanal kredi karti kullaniminin ozendirilmesi ve bu kartlara iliskin bilgi verilmesinin hem e-ticaret siteleri icin hem de bu sanal kartlari cikaran bankalar icin onemli faydalar saglayacagini dusunuyorum.
2009 yilinda internet kullanicilarinin %28,9′u guvenlik sorunu ile karsilasti
2009 yilinda internet kullanicilari arasinda guvenlik sorunu ile karsilasma orani ise %28,9 olarak cikmis. Turk internet kullanicilarinin en cok karsilastigi guvenlik sorunu bilgisayar virusleri (%64,5) olarak one cikiyor. Bu oranin bu kadar yuksek cikmasi sasirtici degil, cunku siber guvenlik uzerine calisan AVG firmasinin daha once burada yayimladigimiz bir arastirmasinda Turkiye, dunyada internet kullanicilarinin internet uzerinden gelen virus saldirilarina ugrama ihtimalinin en yuksek oldugu ulke olarak cikmisti. Diger taraftan, anketlerde yillar itibariyla artan oranda istenmeyen (spam) e-posta alindigi (2009 yili icin %58,7) beyan ediliyor. Kredi karti kullanimina dair usulsuzluk ve kisisel bilgilerin baskalarinin eline gecmesi ise oldukca dusuk oranlarda (sirasiyla %0,9 ve %3,2 olarak) beyan ediliyor.
Bilgi toplumuna donusumde internet bankaciligi ve e-ticaret icin belirlenen hedeflerin gerisinde kalindi.
Rapor’da, DPT’nin bilgi toplumuna donusumun izlenebilmesi amaciyla belirledigi 13 temel gostergede hedeflenen degerler ile ulasilan degerler asagidaki tabloda toplu olarak yer aliyor. Buna gore 2007, 2008 ve 2009 yillarinda ogrenciler, calisanlar ve issizler acisindan internet kullaniminda hedeflenen degerlerin uzerine cikilmis; diger taraftan, internet bankaciligi yapan bireylerin orani 2007 yilinda hedef degeri yakalamasina karsin, 2008 ve 2009 yillarinda hedef degerlerin altinda kalmis. Cevrimici (online) alisveris (e-ticaret) acisindan ise gerceklesmeler hedeflerin oldukca gerisinde kalmis gozukuyor.
AB ulkelerinde duzenli olarak internet kullananlarin orani ulkemizin iki kati
Ote yandan, Turkiye’de internet kullanimi AB ulkeleri ile karsilastirildiginda hala oldukca geride oldugumuz goruluyor. 2009 yilinda duzenli internet kullanimi orani ulkemizde %30 iken bu oran AB uyesi 27 ulkede ulkemizin iki kati, %60 olarak cikiyor.
Rapor’da yukarida verilen istatistikler disinda Bilgi ve Iletisim Teknolojilerinin Is Dunyasi tarafindan kullanimina, Turkiye’de kamu yonetiminde Bilgi ve Iletisim Teknolojilerinin kullanimi ve e-devlet donusumune, Bilgi ve Iletisim Teknolojileri pazarinin buyuklugune ve AR-GE faaliyetlerine yonelik bilgilerde bulunuyor. Rapor’un tamamina buradan erisebilirsiniz.
KAYNAK:
Devlet Planlama Teskilati Mustesarligi, Bilgi Toplumu Istatistikleri 2010, Haziran 2010.
http://www.socialmediatr.com/blog/bilgi-toplumu-istatistikleri-2010-yayimlandi/

12 Aralık 2010 Pazar

Fazil Say - Vatan Haini (Nazim Hikmet)




VATAN HAİNİ

"Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson'un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
"Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ."

Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.

5 Aralık 2010 Pazar

TÜİK’İN 2010 YILI HANEHALKI BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ KULLANIM ARAŞTIRMASI SONUÇLANDI

TÜİK’İN 2010 YILI HANEHALKI BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ KULLANIM ARAŞTIRMASI SONUÇLANDI

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2010 yılı Nisan ayı içerisinde gerçekleştirilen Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması’nın sonuçlarını açıkladı. Araştırma sonuçlarına göre Türkiye’deki hanelerin %41,6′sı internet erişimine sahip (Bu oranın Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK)’nun Haziran 2010 ayı için açıkladığı sonuçlarda %37,1 olarak verildiğini hatırlatalım). Araştırma sonuçlarına göre internete erişim imkanı olmayan hanelerin %26,3′ü internet kullanımına gerek duymadıklarını belirtmiş.
Araştırmada ortaya çıkan diğer önemli istatistikler ise;
  • ADSL %73,3 ile hanelerde kullanılan en yaygın internet bağlantı türü (Bu oranda da yine iki kamu kurumunun yayımladığı veriler arasında tutarsızlık görülüyor. BTK’nın raporundaki verilerde ADSL kullanım oranı %83,5 olarak hesaplanmıştı),
  • 16-74 yaş grubundaki bireylerde bilgisayar ve İnternet kullanım oranları sırasıyla erkeklerde %53,4 ve %51,8, kadınlarda %33,2 ve %31,7,
  • Son üç ay içerisinde (Ocak-Mart 2010) bireylerin %39,1′i bilgisayar,%37,6’sı İnternet kullanmıştır. Bilgisayar kullanan bireylerin %60,8’i bilgisayarı, İnternet kullanan bireylerin %59,3’ü ise İnterneti hemen hemen her gün kullanıyor,
  • İnternet kullanılan yerler, %62,8 ile ev, %31,6 ile işyeri, %20 ile İnternet kafe olarak sıralanıyor,
  • Bilgisayar ve İnternet kullanım oranlarının en yüksek olduğu yaş grubu 16-24 yaş grubu,
  • Son üç ay içerisinde İnternet kullanan bireylerin %72,8’i e-posta göndermek-almak, %64,2’i sohbet odalarına, haber gruplarına veya çevrimiçi tartışma forumlarına mesaj göndermek, anlık ileti göndermek, %58,8’i haber, gazete ya da dergi okumak, haber indirmek, %55,7’si mal ve hizmetler hakkında bilgi aramak, %51,2’si oyun, müzik, film, görüntü indirmek ya da oynatmak için İnterneti kullandı,
  • İnternet kullanan bireylerin kişisel kullanım amacıyla İnternet üzerinden mal veya hizmet siparişi verme ya da satın alma oranı %15,
  • İnternet kullanan bireylerin %85’i İnternet üzerinden hiç mal veya hizmet siparişi vermedi ya da satın almadı,
  • İnternet üzerinden sipariş verme ya da satın alışın en son yapıldığı zamana göre % 9′u son üç ay içerisinde, %3,6’sı üç ay ile bir yıl arasında, %2,5’i ise bir yıldan uzun süre önce gerçekleştirildi,
  • Son 12 ayda (Nisan 2009-Mart 2010) İnternet üzerinden mal veya hizmet siparişi veren ya da satın alan bireyler  %24,3 oranı ile en fazla giyim ve spor malzemeleri aldı. Bunu %23,8 ile elektronik araçlar, %19,3 ile ev eşyası, %15,2 ile seyahat bileti alma, araç kiralama, %13,3 ile gıda maddeleri ile günlük gereksinimler izledi (Bu sonucun da İpsos’un araştırma sonuçları ile tutarsızlık gösterdiğini belirtelim. İpsos araştırmasında Türkiye’de e-ticaretin liderinin seyahat sektörü olduğu ortaya çıkmıştı),
  • Son on iki ay içinde kişisel amaçla İnternet kullanan bireylerin %46,8’i (neredeyse her iki bireyden birisi) güvenlik sorunu ile karşılaştı.
TÜİK’in araştırmasının sonuçlarının tamamı aşağıda ve ilgili kurumun internet sitesinde yer alıyor.

2010 YILI HANEHALKI BİLİŞİM TEKNOLOJİLERİ KULLANIM ARAŞTIRMASI SONUÇLARI 

İnternete erişim imkânı olan hane oranı % 41,6’ya yükseldi
2010 yılı Nisan ayı içerisinde gerçekleştirilen Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması sonuçlarına göre hanelerin %41,6’sı İnternet erişim imkânına sahiptir. Bu oran 2009 yılının aynı ayında %30’du.
İnternete erişim imkânı olmayan hanelerin %26,3’ü İnternet kullanımına gerek duymadıklarını belirtmişlerdir. ADSL %73,3 ile hanelerde kullanılan en yaygın İnternet bağlantı türüdür.



Bilgisayar ve İnternet kullanımı artıyor 
Araştırma sonuçlarına göre 16-74 yaş grubundaki bireylerde bilgisayar ve İnternet kullanım oranları sırasıyla erkeklerde %53,4 ve %51,8, kadınlarda %33,2 ve %31,7’dir. Bu oranlar önceki yılın aynı dönemi için sırasıyla erkeklerde %50,5 ve %48,6, kadınlarda %30,0 ve %28,0’dir.

İnternet kullanan beş bireyden üçü her gün İnternet kullanıyor
Son üç ay içerisinde (Ocak-Mart 2010) bireylerin %39,1’i bilgisayar, %37,6’sı İnternet kullanmıştır. Bilgisayar kullanan bireylerin %60,8’i bilgisayarı, İnternet kullanan bireylerin %59,3’ü ise İnterneti hemen hemen her gün kullanmıştır.

Bilgisayar ve İnternet kullanımında ev ilk sırada
Bilgisayar kullanılan yerler; %70 ile ev, %31,3 ile işyeri, %17,5 ile İnternet kafe,  İnternet kullanılan yerler ise; %62,8 ile ev, %31,6 ile işyeri, %20 ile İnternet kafe olarak sıralanmaktadır.
Bilgisayar ve İnternet kullanım oranlarının en yüksek olduğu yaş grubu 16-24 yaş grubudur. Bu oranlar tüm yaş gruplarında erkeklerde daha yüksektir. Eğitim durumuna göre en yüksek bilgisayar ve İnternet kullanım oranı yüksekokul, fakülte ve üstü mezunlarındadır.

İşverenler bilgisayar ve İnternet kullanımında önde
İşgücü durumu dikkate alındığında, işverenlerde bilgisayar ve İnternet kullanım oranları sırasıyla %69,2 ve %67,8 iken, ücretli ve maaşlı çalışanlarda %62,6 ve %60,5’dir. Aynı oranlar işsizlerde sırasıyla  %50 ve %48,2’dir.

İnternet en çok e-posta için kullanılıyor
Son üç ay içerisinde İnternet kullanan bireylerin %72,8’i e-posta göndermek-almak, %64,2’i sohbet odalarına, haber gruplarına veya çevrimiçi tartışma forumlarına mesaj göndermek, anlık ileti göndermek, %58,8’i haber, gazete ya da dergi okumak, haber indirmek, %55,7’si mal ve hizmetler hakkında bilgi aramak, %51,2’si oyun, müzik, film, görüntü indirmek ya da oynatmak için İnterneti kullanmıştır.

Giyim ve spor malzemelerini İnternet üzerinden alıyoruz
İnternet kullanan bireylerin kişisel kullanım amacıyla İnternet üzerinden mal veya hizmet siparişi verme ya da satın alma oranı %15’dir. Sipariş verme ya da satın alışın en son yapıldığı zamana göre % 9,0’ı son üç ay içerisinde, %3,6’sı üç ay ile bir yıl arasında, %2,5’i ise bir yıldan uzun süre önce gerçekleştirilmiştir. İnternet kullanan bireylerin %85,0’ı ise İnternet üzerinden hiç mal veya hizmet siparişi vermemiş ya da satın almamıştır.
Son 12 ayda (Nisan 2009-Mart 2010) İnternet üzerinden mal veya hizmet siparişi veren ya da satın alan bireyler  %24,3 oranı ile en fazla giyim ve spor malzemeleri almışlardır. Bunu %23,8 ile elektronik araçlar, %19,3 ile ev eşyası, %15,2 ile seyahat bileti alma, araç kiralama, %13,3 ile gıda maddeleri ile günlük gereksinimler izlemektedir. Bir önceki yıl aynı dönemde elektronik araçlar  %32,2 ile (cep telefonu, kamera, TV, DVD oynatıcı v.b) ilk sırayı almıştı.

Internet kullanan iki kişiden birisi bilişim güvenliği sorunu ile karşılaştı
Son on iki ay içinde kişisel amaçla İnternet kullanan bireylerin %46,8’i güvenlik sorunu ile karşılaşmıştır. Bireylerin karşılaştığı en önemli sorunlar; %36,4 ile bilgi veya zaman kaybına neden olan virüs ya da diğer bilgisayar sorunları ve %32 ile istenmeyen e-postaların (Spam) gelmesidir.
İnternet kullanan bireylerin %58,1’i kişisel amaçla kullandığı bilgisayarını ya da verisini korumak için bir güvenlik yazılımı ya da aracı kullanmıştır.

KAYNAK:
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanımı Anketi – 2010, 18.08.2010.
http://www.socialmediatr.com/blog/tuikin-2010-yili-hanehalki-bilisim-teknolojileri-kullanim-arastirmasi-sonuclandi/

FACEBOOK’DA REKLAM VE PAZARLAMA

Facebook’da reklam ve pazarlama yazi dizisine uzun bir aradan sonra kaldigimiz yerden devam ediyoruz.
Yazi dizisinin ilk bolumunde Facebook’un sundugu reklam ve pazarlama araclarinin reklamverenler tarafindan kontrol edilen reklam ve pazarlama araclari, kullanicilar tarafindan yonlendirilen reklam ve pazarlama araclari ve piyasa analizi araclari olarak uce ayrilarak incelenmesinde fayda gordugumu belirtmis ve reklamverenler tarafindan kontrol edilen reklam ve pazarlama araclarini incelemistim.
Bugunku yazida kullanicilar tarafindan kontrol edilen reklam ve pazarlama araclari ile piyasa analizi araclarini inceleyecegiz.
KULLANICILAR TARAFINDAN YONLENDIRILEN REKLAM VE PAZARLAMA ARACLARI
1- FACEBOOK GRUPLARI (GROUPS)
Aslinda Facebook Gruplarinin kullanicilar tarafindan yonlendirilen reklam ve pazarlama araclari mi yoksa reklamverenler tarafindan kontrol edilen reklam ve pazarlama araclari mi arasinda siniflandirilacagi tartismali olabilir.  Cunku Facebook Gruplari da, Facebook Sayfalarina (Pages) benzer sekilde Facebook kullanicilarinin grup uzerinden tartismalara katilmalarina, gruba yazi, fotograf ve video yuklemelerine izin veren bir yapiya sahip. Facebook Gruplari ile Facebook Sayfalari arasindaki en onemli farklilik Facebook kullanicilarinin, Facebook Sayfalarinin hayrani (fani) olabilirken Facebook Gruplarinin uyesi olabilmeleri.
Diger taraftan, Facebook Sayfalari firmalarin/organizasyonlarin resmi temsilcileri tarafindan yaratilabilirken Facebook Gruplari Facebook uzerindeki herhangi bir kullanici tarafindan da ucretsiz olarak olusturulabiliyor. Diger bir ifadeyle Facebook Sayfalari firmalar, markalar ve unluler gibi izleyici ve hayran kitlesi buyuk organizasyonlar ve kurumlarin resmi profilleri icin tasarlanmisken Facebook Gruplari daha cok ayni ilgi ve dusunceleri paylasan daha kucuk topluluklarin bir araya gelmesi icin tasarlanmis durumda.
Facebook Sayfalari herkes tarafindan gorulebilen profiller iken Facebook’da bir Grup yarattiginiz zaman gruba Facebook uzerinde dileyen herkesin katilmasina (uye olabilmesine) izin verebileceginiz gibi, Grup uyeliginin Grup yoneticilerinin onayina bagli olmasina ya da Grubun gizli kalmasina ve sadece davet ile uyelik kabul etmesine iliskin ayarlar yapabiliyorsunuz.
Facebook Gruplarinin, Facebook Sayfalarindan diger onemli bir farkliligi, belki de eksiligi diyelim Facebook Sayfalarini ekleyeceginiz uygulamalarla (applications) zenginlestirme ve islevsel hale getirme imkaniniz varken Facebook Gruplarinin, Grup uzerinde uygulama gelistirilmesine imkan vermemesi.
Facebook Gruplarinin yoneticileri grup uyelerine topluca mesaj atarak grup uyelerini etkinlikler ve gelismeler hakkinda haberdar edebiliyorlar. Facebook’un burada 5.000 uye olarak belirledigi bir sinirlama var. Grup uye sayisi 5.000’i gectigi zaman Grup yoneticileri bu sayinin uzerindeki uyelere topluca mesaj atamiyor. Buna karsilik mesaj gonderim ozelligi Facebook Sayfalarinda bulunmuyor. Facebook Sayfa yoneticileri hayranlarina mesaj gondermek yerine yaptiklari durum guncellemelerinin hayranlarinin haber akisinda (news feed) gozukmesi suretiyle iletisim kurabiliyorlar.
Diger taraftan, Facebook gecen yildan beri Facebook kullanicilarinin profil isimlerine ozel bir kullanici adi yaratmalarina ve bunlarin Facebook profillerinin URL’sinde kullanilmasi imkanini getirdi. Facebook Sayfalari, kullanici profillerine benzer sekilde hayran sayisi belli bir sayiyi (25 kisiyi) gectigi zaman sayfa URL’lerini kisisellestirecek bir kullanici adi secebiliyorlar, ancak, Facebook Gruplarinda, gruba ozel bir kullanici adi ve buna bagli URL tanimlanmasi imkani bulunmuyor.
Yukarida belirttigimiz uzere Facebook Sayfalari ancak marka ve firmalarin resmi temsilcileri tarafindan yaratilabiliyor. Facebook’un site uzerindeki sayfalarin gerceklik kontrolunu yapan bir calisan takimi var. Facebook sayfalarinin gercek firma ya da marka adina olmadigi anlasilirsa bu sayfalar Firma’nin gercek temsilcilerinin istegi uzerine Facebook’dan kaldirilabiliyor. Buna karsilik, Facebook gruplarinin Facebook uzerinde dileyen herkes tarafindan yaratilabilmesi firma ya da markanin hizmetlerinden memnun olmayan tuketiciler tarafindan da firma ve marka hakkinda kotu soylentiler yayabilen gruplarin olusturulmasina yol acabiliyor.
Ornegin Amerikali internet servis ve kablo tv hizmeti saglayicisi ComCast firmasi hakkinda memnuniyetsiz bir tuketici tarafindan olusturulmus asagidaki grup 3.000’in uzerinde uye toplamayi basarmis ve grup duvarinda firma hakkinda bircok olumsuz elestiri var.
Facebook istatistikleri ortalama bir kullanicinin Facebook uzerinde 13 gruba uye oldugunu soyluyor. Facebook, Grup yaraticilarindan herhangi bir ucret talep etmiyor.
2- FACEBOOK SHARE (FACEBOOK PAYLASIM BUTONU)
Facebook Share herhangi bir web sitesi ya da blog uzerine eklenebilen bir paylasim butonu. Facebook Share, Turkiye’de Facebook Sayfalari ile birlikte firmalarin en cok kullandigi sosyal medya araci durumunda. Bircok web sitesinde site iceriginin Facebook’da paylasilmasina yonelik Facebook Paylasim butonunu gormeniz mumkun.
Facebook paylasim butonu herhangi bir web sitesi uzerindeki icerigi Facebook  arkadaslarimizla paylasmayi kolay hale getiriyor. Firmalar ya da web sitesi ve blog sahipleri de bu butonu web siteleri uzerinde kullanarak sitelerine Facebook uzerinden yeni ziyaretciler gelmesini sagliyorlar. Bu konuda daha once verdigimiz istatistikler Facebook’un web sitelerine trafik yaratma konusunda haber ve eglence siteleri kategorisinde Google’i bile geride biraktigini gosteriyor. Facebook’un kendi istatistikleri ise her hafta site uzerinde 5 milyardan fazla icerik  (haber, blog yazilari, web sitesi sayfalari, fotograf v.s.) paylasildigini gosteriyor.









 


Internet sitelerine Facebook Paylasim butonu eklemek icin gerekli kod Facebook tarafindan ucretsiz olarak saglaniyor. Ayrica, Facebook, paylasim butonunun kodu olusturulurken butonun sekline, paylasim istatistiklerinin gorulecegi yere iliskin ayarlar yapmaniza imkan sagliyor.
3- FACEBOOK CONNECT
Facebook Connect, Facebook’un sundugu reklam ve pazarlama araclari arasinda benim en onemlilerinden biri olarak gordugum ve Turkiye’de yeterince kullanilmadigini dusundugum bir arac. Facebook Connect en basit anlamiyla Facebook kullanicilarinin internette uyelik gerektiren sitelere uzun uyelik olusturma sureclerinden, hangi site ile uyelik surecinde hangi bilgileri paylastigi derdinden ve kullanici adi ve sifre hatirlama zahmetinden kurtararak sadece iki tiklama ile uye olabilmelerini ve giris yapabilmelerini saglayan bir arac.
Facebook Connect kullanici tarafinda bu kolayliklari sunarken Facebook Connect uygulamasini kullanan site sahiplerine ise Facebook’un 400 milyonun uzerindeki kullanici tabanindan yararlanma ve sitelerine Facebook Connect ile giris yapan uyelerin isim, fotograf, e-mail adresi ve arkadas listesi bilgilerini goruntuleme imkani sagliyor.
Diger taraftan, siteye Facebook Connect ile giris yapan kisiler soz konusu sitede yaptiklari alisveris, yorum, degerlendirme gibi etkinliklerini ve ilgili sitedeki icerigi Facebook’daki arkadaslari ile paylasarak Facebook Connect uygulamasini kullanan siteye daha fazla Facebook kullanicisini cekebiliyorlar.
Facebook Connect ucretsiz bir uygulama. Aralik 2009 tarihli istatistiklere gore Facebook Connect’i 80.000’in uzerinde web sitesi kullaniyor ve her ay 60 milyon Facebook kullanicisi Facebook Connect’i kullanarak Facebook disindaki sitelere baglaniyor. ComScore’un global olarak en cok ziyaret edilen ilk 100 web sitesi listesindeki sitelerin yarisindan fazlasi da Facebook Connect uygulamasini kullaniyor.
Facebook Connect’i kullanan siteler arasinda formspring.me, foursquare, MySpace, YouTube gibi sosyal paylasim siteleri ile Yahoo!, msn.com gibi internetin dev siteleri de yer aliyor. Turkiye’de ise Facebook Connect’in yeterince yayginlasmadigini goruyoruz. Ozellikle haberlere yorum yapmak icin uye profili olusturulmasi gereken gunluk gazetelerin web sitelerinde Facebook Connect uygulamasini kullanarak sitelerine daha cok ziyaretci cekmeleri, haberlere yorum almalari ve bu haberlerin Facebook kullanicilari arasinda yayilmasini saglamalari mumkun.
Facebook Connect uygulamasini aktivite etmek ve sitenize entegre etmek icin gerekli bilgilere Facebook’un uygulama gelistiriciler icin hazirladigi dokumantasyondan ulasabiliyorsunuz.
Bu arada Facebook’un uygulama gelistiriciler icin gecen hafta duzenledigi f8 konferansinda tanittigi yeniliklerle birlikte Facebook Connect uygulamasinin ismini de Facebook login butonu olarak degistirdigini eklemeden gecmeyelim.
Web sitelerine sosyal icerik eklemenin ilgili web sitesi ile olan kullanici etkilesimini artirmak gibi faydalarinin olmasinin yanisira Facebook Connect gibi uygulamalara kisisel bilgilerin gizliligi acisindan karsi cikanlar da var. Facebook Connect, Facebook kullanicisinin internetteki aktiviteleri hakkinda diger kullanicilari bilgilendirerek kisisel bilgilerin gizliligini tehlikeye atabiliyor. Baslangicta Facebook, Facebook Connect uygulamasini Facebook Beacon ismiyle kullanima sunmus, daha sonra Facebook Beacon’un kullanici bilgilerinin gizliligini ihlal ettigi gerekcesiyle Facebook kullanicilarindan gelen tepkiler uzerine bu urunun ismini ve ozelliklerini degistirmisti.
PIYASA ANALIZI VE DEGERLENDIRME ARACI – LEXICON
Sosyal Paylasim Siteleri uzerine olan tezimi hazirladigim sirada Facebook, belirli terim ve kelimelerin kullanici profillerinde, grup ve etkinlik duvarlarinda kac kez tekrarlandigini sayan Lexicon isimli bir urune sahipti. Ancak, Facebook Lexicon uygulamasini 08.02.2010 tarihinden itibaren kullanimdan cekti.
Artik Lexicon gibi bir uygulama bulunmasa da gecmiste Lexicon’un ne ise yaradigi hakkinda kisa bilgiler vermek gerekirse bu aracin kisaca Facebook kullanicilarinin duvarlarinda ne hakkinda konustugunu anlamaya yarayan bir arac oldugunu soyleyebiliriz. Bu anlamda Lexicon bir anlamda Google Trends’in arama kelimeleri, Twitter Trends’in de Twitter’da konusulan populer konular hakkinda sagladigi bilgileri veriyordu. Lexicon bu bilgileri saglarken sadece profil, grup ve etkinlik duvarlarinda yer alan bilgileri kullaniyor, Facebook kullanicilari arasindaki mesajlarda ve sohbetlerde (chat) bulunan ozel bilgileri kullanmiyordu.
Sirketler ucretle satin alinan Lexicon hizmeti ile bir terim hakkindaki sorguyu kendilerine gore ozellestirebiliyorlar, sonuclari kullanicilarin yasi, cinsiyeti, bulunduklari ulkeye gore siniflandirabiliyor, bir konu hakkindaki pozitif ve negatif mesajlarin yuzdesini gorebiliyor, kullanici profillerinde sik tekrarlanan kelimeleri tespit edebiliyor ve Facebook kullanicilarinin hangi populer konular hakkinda konustuklarini anlayabiliyorlardi.
Facebook’un Lexicon uygulamasini Subat ayinda sonlandirmasina benzer sekilde Facebook’un uygulama gelistiriciler icin gecen hafta duzenledigi f8 konferansinda tanitilan yeniliklerde bugune kadar FACEBOOK’DA REKLAM VE PAZARLAMA basligi altinda tanittigimiz Facebook araclarinda bazi degisiklikler ve gelistirmelere isaret etti. Ornegin Facebook Connect butonu Facebook Login butonu olarak anilmaya baslandi. Ayrica Facebook hayran sayfalarinin terminolojisi degistirilerek kullanicilarin bu sayfalarin hayrani (fani) olmasi yerine begeneni (like) olmasi saglandi. Bu yenilik ve degisiklikler oldukca kapsamli oldugu icin bunlari FACEBOOKDA REKLAM VE PAZARLAMA baslikli 3. bir yazida islemenin daha uygun olacagini dusunuyorum.
FACEBOOK’DA REKLAM VE PAZARLAMA baslikli ilk iki yazida degindigimiz Facebook araclari hakkinda yine Facebook’un sagladigi istatistiklere baktigimizda;




















Facebook Share butonu bulunan icerigi okuyan Facebook kullanicilarinin %2 ile %4 arasindaki kisminin bu icerigi Facebook’ta paylastigini,
Facebook hayran sayfalarinda paylasilan icerigin sayfa hayranlarinin %5 ile %10 arasindaki kismi tarafindan okundugunu,
Facebook Connect uygulamasini kullanan sitelerde de kayitli kullanici sayisinda %15 oraninda artis oldugunu,
ogreniyoruz. Baska bir yazida gorusmek uzere..
KAYNAKLAR:
Facebook Developer Blog, Facebook Connect: One Year Later, Ethan Beard, 09.12.2009.
Facebook Share, http://www.facebook.com/advertising/?share
Holzner, S. (2009). Facebook Marketing: Leverage Social Media To Grow Your Business. Indiana, USA. Que.
Mashable, Facebook Kills Lexicon, Focuses on Analytics for Page Admins, Samuel Axon, 09.02.2010.
Shih, C. (2009). The Facebook Era: Tapping Online Social Networks to Build Better Products, Reach New Audiences, and Sell More Stuff. Indiana, US. Prentice Hall.
http://www.socialmediatr.com/blog/facebookda-reklam-ve-pazarlama-2/

FACEBOOK NEREDEN PARA KAZANIYOR?

Facebook’u kullanicilarinin bir cogu en az bir kez bu kadar populer olan bir sosyal agin nereden para kazandigini merak etmistir. Facebook halka acik bir sirket olmadigi icin sirketin finansal verilerine ulasmak (Facebook bu verileri aciklamadigi surece) pek mumkun degil. Ancak, Facebook calisanlarindan Inside Facebook gibi bazi yurtdisi bloglara sizan haberler sirketin faaliyetlerinin finansal sonuclari hakkinda resmi olmasa da bazi verilere ulasmamiza imkan sagliyor.
Bu konuda en derli toplu verilerden biri 18 Mayista Business Insider‘da yayimlanan bir yazida yer aliyor. Business Insider’daki veriler de Fortune dergisi editoru David Kirkpatrick’in yakinda piyasaya cikacak olan The Facebook Effect isimli kitabindan alintilanmis.
Adi gecen Fortune editorunun verdigi ve Mart 2010 ayinda Inside Facebook’da yayimlanan rakamlarla tutarli olan verilere gore Facebook’un 2008 yilinda 300 milyon USD seviyesinde olan gelirleri (hasilati), 2009 yilinda 500 milyon USD’ye ulasti. Sirketin 2010 yilinda 800 milyon USD seviyesinde bir hasilat yaratmasi bekleniyor.
Peki 2009 yilinda elde edilen bu 500 milyon USD’lik hasilat (gelir) nereden geliyor?
Bu rakamin 250 ila 300 milyon USD arasindaki bir kismi Facebook ekraninin sag tarafinda gorulen ve asagida ornek olarak verdigim Facebook reklamlarindan geliyor.
 
Facebook’un “Engagement Ads” olarak adlandirdigi ve kullanicilarin reklamla etkilesime gecmesini bekleyen interaktif Facebook reklamlari ise bu 500 milyon USD’lik hasilatin 100 milyon USD’lik kismini olusturuyor. Bu interaktif reklamlara bir ornek asagida yer aliyor:
 
Microsoft’un 2007 yilinda Facebook’tan hisse satin alirken yaptigi anlasma geregince Microsoft, Facebook uzerinde reklam satiyor. Microsoft bu reklamlar icin 2009 yilinda Facebook’a 50 milyon USD odedi.
Son olarak Facebook kullanicilarinin 2009 yilinda Facebook uzerinden arkadaslarina gonderdikleri sanal hediyeler ve sanal urunler icin Facebook’a 30 ile 50 milyon USD arasinda bir tutar odedikleri tahmin ediliyor.
Goruldugu gibi modern zamanlarin populer sosyal agi Facebook’un gelir modeli Google’a benzer sekilde reklam uzerine kurulmus sekilde isliyor. Facebook’un reklam gelirleri toplam hasilati icinde 2009 yili icin %90 gibi yuksek bir pay teskil ediyor. Bu da sosyal medyanin da geleneksel medyanin yaptigi gibi reklam gelirleri uzerinden beslendigini gosteriyor.
KAYNAK:
Business Insider, How Does Facebook Make Money, Nicholas Carlson, 18 Mayis 2010.
http://www.socialmediatr.com/blog/facebook-nereden-para-kazaniyor/

FACEBOOK ÜYE SAYILARI – AĞUSTOS 2010

Facebook kurucusu Mark Zuckerberg geçtiğimiz ay Facebook’un resmi blogunda yayımladığı bir yazı ile popüler sosyal paylaşım sitesinin 500 milyon kullanıcı tarafından aktif olarak kullanıldığını açıklamıştı. Bugüne kadar hiçbir sosyal paylaşım sitesinin bu ölçüde bir kullanıcıya erişememesi bir yana açıklanan kullanıcı sayısının aktif olarak Facebook’u kullanan üyelere ilişkin olması Facebook için ayrı bir başarı.  Facebook üye sayısını hız kesmeden artırmaya devam ederken bazı yurtdışı bloglarda Facebook’un büyümesinin aynı hızla devam edemeyeceği, Facebook üye potansiyelinin bazı ülkeler için sınıra dayandığı  ve doygunluğa ulaştığı yönünde görüşler de paylaşılmaya başlandı. Türkiye de Facebook üye sayısının sınıra dayandığı ve doygunluğa ulaştığı ülkelerden biri haline gelmekte.
Aşağıda Facebook’ta en çok üyesi bulunan ilk 25 ülkeye ilişkin en güncel (20 Ağustos 2010 tarihli) istatistikler yer alıyor. Facebook üye sayısında Amerika yaklaşık 133 milyon üye sayısı ile ilk sırada yer alırken, Amerika’yı yaklaşık 28 milyon üye sayısı ile İngiltere takip ediyor. Daha önce birçok yurtiçi ve yurtdışı blogda yer aldığı gibi Türkiye halen Facebook’da en çok üyesi olan 4 üncü ülke konumunda. Yakın zamana kadar bu sıralamada 3 üncü sırada iken Endonezya tarafından bir alt basamağa itilmiş durumdayız.
Türkiye’nin Facebook’daki üye sayısı 20 Ağustos 2010 itibarıyla tam olarak 23.516.140 kişi. Facebook reklamlarinin hedef kitle secme araci Turkiye’den olan kullanicilari yas gruplari ve cinsiyetlerine gore ayrimladigimizda sonuclari yaklasik 116.380 kisi farkla 23.632.520 kisi olarak raporlasa da, Turk uyelerin yas grubu ve cinsiyet dagilimi hakkinda bilgi edinmemizi sagliyor. Buna gore Facebook’ta, Turkiye’den %32,82 orani ile en cok 18 ve 24 yas arasindaki kullanicilar bulunurken, Turkiye’den olan kullanicilarin %36′sinin kadin, %64′unun erkek oldugunu goruyoruz. Dagilimda ozellikle 45 yas ve ustu kullanicilarin %5,35 orani ile en az uyesi bulunan yas grubu oldugunu goruyoruz.
Asagidaki tabloda da Facebook uye sayilarinin ilk 25 ulke itibariyla 1 Temmuz tarihleri itibariyla son 3 yillik karsilastirmali istatistikleri ve buyume oranlari veriliyor. Turkiye’nin Facebook’daki uye sayisi son 2 yilda %551, son 1 yillik donemde %82 artis gostermis durumda. Listenin 3 uncu sirasinda yer alan Endonezya’nin uye sayisinda ise ayni donemlerde sirasiyla %12.254 ve %299 gibi rekor buyume oranlari goruluyor. Facebook’un ilk 25 ulke itibariyla uye sayilarinin dagilimina ve buyume oranlarina bakildiginda ise populer sosyal paylasim sitesinin listenin alt siralarinda yer alan Hindistan, Brezilya ve Arjantin gibi sosyal paylasim sitesi Orkut’un hakim oldugu yogun nufuslu ulkelerde buyume icin hala oldukca buyuk bir potansiyelinin bulundugu, listenin ust siralarinda yer alan Turkiye ve Endonezya gibi ulkelerde ise Facebook penetrasyonun %80′in uzerine cikarak ilgili ulkelerin internet kullanici sayisi sinirina yaklasmakta oldugu goruluyor. Ornegin Turkiye icin Facebook kullanici sayisinin onumuzdeki 1 yillik donemin sonunda 27 – 28 milyon gibi bir seviyeye gelmesi beklenebilecek olsa da bu rakamlarin uzerindeki bir buyumenin ulkemizde toplam internet kullanicisi sayisindaki artisa bagli oldugunu iddia etmek yanlis olmaz.























Peki Facebook’daki Türk üyelerin ne kadarı aylık bazda aktif? Bu sorunun cevabı da Pingdom isimli şirketin Google Ad Planner verilerini kullanarak Ağustos 2010 ayı için yaptığı çalışmadan geliyor. Google Ad Planner verileri Facebook.com adresinin aylik ziyaretci sayisinin toplamda 550 milyon oldugunu raporluyor. Bu rakam Facebook’un aktif kullanici sayisi olan 500 milyon seviyesinin %10 uzerinde. Ancak, Facebook.com adresinin tum ziyaretcilerinin bir Facebook adresine ihtiyaci olmadigi ve arama motorlari uzerinde sahis isimleri ile yapilan aramalarda ilk ulasilan sonuclarin varsa ilgili sahislarin Facebook profillerine ait oldugu goz onune alindiginda Facebook.com adresine arama motorlari uzerinden gelen trafigin ziyaretci sayisini artirmis olabilecegi akla geliyor. ComScore’un Mayis 2010 tarihli bir raporunda da Facebook.com adresinin Amerika’da aylik tekil ziyaretci sayisinin 130 milyon olarak verilmesi ve bu rakamin asagidaki grafikte yer alan veri ile tutarli olmasi da Facebook.com adresinin ziyaretci sayisi icin Google Ad Planner verilerine guvenebilecegimizi gosteriyor.
Yukaridaki ziyaretci sayisi verilerine baktigimizda Facebook’ta yaklasik 23,5 milyon uye sayisi ile 4 uncu sirada yer alan Turkiye’nin, Facebook.com adresine ziyaret sayisi bakimindan ise aylik 16 milyon ziyaretci sayisi ile 9 uncu sirada kaldigi goruluyor. Bu da bize Facebook’taki Turkiye kaynakli uye profillerinin yaklasik ucte birinin aylik bazda aktif olmadigini gosteriyor. Bu aktivite orani da Facebook’un, Turkiye’de uye sayisinin sinirina yaklasmasi ile birlikte genel olarak internette aktif olmayan kullanicilarin (ornegin ust yas gruplarindaki kullanicilar) siteye katilmaya basladigini ve bunun da Turkiye icin aktivite oranlarini dusurdugunu gosteriyor olabilir.
YARARLANILAN KAYNAKLAR:
Facebook, Advertising, 20/08/2010.
Royal Pingdom Blog, The Top Countries on Facebook (Chart), 12/08/2010.
The Facebook Blog, 500 Million Stories, Mark Zuckerberg, 21/07/2010.

DÜNYANIN EN BÜYÜK SOSYAL PAYLAŞIM SİTELERİ

Aşağıdaki infografik sosyal medya alanında çok bilinen ve satan Socialnomics kitabının yazarı Erik QUALMAN’ın blogunda geçtiğimiz günlerde yayımlandı. Her ne kadar 560 milyon kullanıcısıyla listenin başında yer alan Skype’i sosyal paylaşım sitesi olarak tanımlamak tartışmalı olsa da (bu durumda en azından üzerinde profil yaratarak arkadaş listesi oluşturmamıza olanak tanıyan MSN, gtalk gibi anlık mesajlaşma servislerini de listeye dahil etmek gerekirdi), liste dünyada geniş kitlelere ulaşmayı başaran sosyal medya alanındaki başlıca siteleri topluca görmemize imkan veriyor.
485 milyon kullanıcısıyla listede 3 üncü sırada yer alan tencent.com Türkiye’de pek bilinmese de Çin’in en büyük sosyal paylaşım sitesi olarak adından söz ettiriyor. MSN’e çok benzeyen bir anlık mesajlaşma servisi arayüzüne de sahip olan servis, Morgan Stanley’in verilerine göre 2009 yılında kullanıcılarına sattığı sanal mallardan (avatar resimlerinin kullanıcıya özel hale getirilmesi, sitede oynanan oyunlar için satın alınan şeyler gibi) 1,4 milyar USD gelir elde etmiş. Site bu gelir modeli ile hem Facebook’tan daha sağlam bir gelir modeline hem de daha yüksek gelir rakamlarına sahip görünüyor.
Listede yer alan sitelerin bazıları belli ülkeler ve coğrafyalarda popüler iken Flickr gibi servisler ise kullanıcılarının fotoğraf paylaşımı gibi belli spesifik amaç ve ilgi alanları doğrultusunda bir araya gelmelerini sağlıyor. Son olarak listede, Türkiye’de çok popüler olan Friendfeed gibi bir sosyal paylaşım sitesinin yer almamasının önemli bir eksiklik olarak göze çarptığını belirtelim 
KAYNAK:
Socialnomics, World’s Top Social Media Sites, Cidney Carver, 22/11/2010.
http://www.socialmediatr.com/blog/dunyanin-en-buyuk-sosyal-paylasim-siteleri/

FACEBOOK’UN BAŞ EDEMEDİĞİ SOSYAL PAYLAŞIM SİTELERİ

FACEBOOK’UN BAŞ EDEMEDİĞİ SOSYAL PAYLAŞIM SİTELERİ

Facebook’un kuruluşu ve başarı hikayesinin anlatıldığı “Sosyal Ağ (Social Network)” filminin vizyonda olduğu şu günlerde Facebook’un kısa sürede nasıl bir global fenomen haline geldiğini izlerken Facebook’un henüz en çok kullanılan sosyal paylaşım sitesi olmadığı ülkelere ve karşısında duran rakiplere bakmanın ilginç olacağını düşündüm.
ComScore’un 2010 Haziran tarihli verilerine göre Facebook, dünyadaki internet kullanıcılarının %43,9′una erişmiş durumda ve ComScore’un ölçümleme yaptığı 41 ülkenin 33′ünde en çok kullanılan sosyal paylaşım sitesi konumunda. Ama halen bazı ülkelerde Facebook’un akıl almaz yükselişine direnen sosyal paylaşım siteleri de var.
Örneğin Rusya’da VKontakte isimli yerel sosyal ağ Rus kullanıcıların %72,7′sine erişirken Facebook’un bu kullanıcılar arasında kullanım oranı sadece %7,6. Benzer şekilde Güney Kore’de CyWorld isimli yerel sosyal paylaşım sitesi Güney Koreli kullanıcıların yarısından fazlasına erişirken Facebook’un kullanım oranı %10′un altında kalıyor.
Şu an Google’un sahip olduğu Orkut da, Brezilya ve Hindistan gibi internet nüfusunun yoğun olduğu 2 ülkede halen Facebook’a direnmeye devam ediyor. Ancak yine ComScore’un verilerine göre Temmuz 2009 – Temmuz 2010 döneminde Facebook’un Hindistan’daki ziyaretçi sayısını %179 artırarak 21 milyona yaklaştırdığını ve aynı dönemde ziyaretçi sayısını sadece %16 artırarak yaklaşık 20 milyon tekil ziyaretçide kalan Orkut’u Hindistan’daki tahtından indirdiğini belirtelim.
KAYNAK:
ComScore Data Passport, Second Half 2010.
http://www.socialmediatr.com/blog/facebookun-bas-edemedigi-sosyal-paylasim-siteleri/

4 Aralık 2010 Cumartesi

Karalık bir oda bulun, sosyal medya uzmanını karşınıza oturtun. Spotu gözüne dikin ve başlayın sorguya! 
Eğer çevrenizde kendilerini “sosyal medya uzmanı” olarak tanıtan kişiler varsa, onlara hızlı bir sorgu yapabilir ve bu kişilerin sosyal medya uzmanı olmak için uygun olup olmadığını görebilirsiniz:
1. Blogunuz var mı?
Uzman eğer “Hayır,” derse başka bir soruyla devam edin. Bu da “Blog yerine Friendfeed mi kullanıyorsunuz? sorusu olabilir. Eğer size boş gözlerle bakıyorsa, toplantıyı bitirin. Vaktinizi harcamaya değmez.
Eğer uzmanın cevabı “Evet” ise, blog adresini alıp bir göz atın. 2-3 yıldır aktif olan bir bloğu varsa bunu bir avantaj olarak görebilirsiniz. Sosyal medya kullanımında “tecrübe” önemlidir.
2. Sosyal Medya’ya ne zaman girdiniz?
“6 ay önce” Toplantıyı bitirmenin tam vaktidir.
“2 yıl önce” Fena sayılmaz. Konuşmaya değer.
“1992 yılında” Bir düşünmek lazım. Bu durumda daha önce üyesi olduğu forum ve chat odalarına dair referans isteyebilirsiniz.
3. Sosyal Medya nedir?
“Blog yazmak, Twitter ve benzeri siteler.” Lavaboya gitmek için izin isteyin ve geri dönmeyin.
“İnsanlarla, iş kollarını yöneten diğer insanların aralarında geçen bütün diyologlar.” Fena değil.
“Kitle iletişim araçlarının yeni bir türünü tanımlamak için kullanılan moda bir terim.” Kabul edilebilir.
4. Sosyal Medya Kampanyası nedir?
“Yetkili sunucumla 35 bilgisayarımı kullanıp bir üyeyi oylayarak  Digg sitesinin ilk sayfasına çıkartmak .” Hemen aranıza bir mesafe koyun. Digg takımı yolda olabilir. Ne yaparsanız yapın, sakın işe almayın. Bu bilinen bir taktik (tahminimce), bir kampanya değil. Bu tip yaklaşımlar uzun dönemde olumlu sonuçlar oluşturmaz.
“İnsanları, okuduklarında paylaşmaları için teşvik eden bir mesaj hazırlayıp, bu mesajı onlara ulaştırırım.” Evet, tamam sorguya devam.
“Elimde,  21.000 forum ve 10.000 blogdan , sitenize link verebileceğim harika bir yazılım var.” Uzmanı çöp bacasından aşağıya doğru itin. Bu kişiyi çevrenizden hemen uzaklaştırın ve bir daha birlikte görünmeyin.
5. Sosyal Medya Takibini nasıl yapıyorsunuz?
“Anlamadım?” Sanıyorum sonraki adımınızın ne olacağını artık biliyorsunuz.
“Google alerts.” Fena değil, ama uyarılara neler eklediğine bir bakın, mesela Twitter aramalarına üye olmak gibi.
“3. Parti takip araçlarını kullanıyorum.” Güzel, ama sadece belirlenen anahtar kelimeleri girip uyarı e-postalarını beklemekten daha fazlasını yaptıklarından emin olmalısınız. Mutlaka takip uyarılarının raporlanması ve analiz edilmesi gerekir.
6. Yatırımın geri dönüşümünü nasıl ölçüyorsunuz?
“Hadi canım oradan.” Harika, özellikle uzmanımızın suratı bu soruyu duyduğunda bir süre mora döndüyse. Bu durum, aynı soruyu duymaktan çok sıkıldıklarını gösterir.
“Karışık bir durum, fakat elimde şöyle istatistiksel raporlar var…” Güzel!!!
“Tıklamaları Twitter’dan takip ediyorum.” Üzgünüm.
7. Kitleyi nasıl oluşturuyorsunuz?
“Twitter’da 20.000 kişiyi otomatik takibe aldım.”  Kibarca kafanızı sallayın ve başka bir uzman arayın.
“Twitter’da ilginç ve konuyla alakalı insanları takip ederim. Bu insanların bloglarını okuyup yorum yazarım ve onlarla iletişime geçmeye çalışırım.” Harika! Siz yine de  sevincinizi çok göstermemeye çalışın.
“Öncelikle  kampanya stratejisini belirlemeliyiz.” Güzel cevap. Emin olmak için varsayımlarınız doğrultusunda bir kampanya sunun, ama açıkça görülüyor ki doğru iz üstündesiniz.
8. Yüksek geri dönüş için garanti verebiliyor musunuz?
“Evet, size 1.000 link ve 20.000 tıklamayı garanti ediyorum.” Yok artık! Daha fazla vakit kaybetmeyin.
“Evet, sizin için gece gündüz çalışırım.” Sevdim.
“Hayır, çünkü biz insanlara ürün pazarlıyoruz ve neyi sevip sevmeyeceklerini söylemek zor. İnsanların davranışlarının ne yönde olacağını tam olarak bilemeyiz.” Bu da güzel bir cevap.
9. Bütün bunları nereden öğrendiniz?
“Amazon.com dan aldığım bir kitapta okumuştum.” Bu kitap çoktan yayından kalktı. Düşünmeyin bile, ne yapacağınızı biliyorsunuz.
“Ben sürekli kendimi geliştiriyorum.” Güzel cevap.
“Bir çok blog okuyorumve aynı zamanda başka kaynaklardan da yararlanıyorum.” Bu da güzel cevap.
“Konferansları takip ederim.” Hımm, olabilir. Averaj bir cevap.
10. Sosyal medya,  arama motoru optimizasyonunu nasıl etkiler?
“Etkisi yoktur.” Bir kelime daha etmeyin. Önceki sorulara doğru cevap vermişse bile bu konu yanlış cevap kaldırmaz.
“Linkler oluşturur.” Bu cevabın yarısı.
“Sonradan linklere dönüşecek olan trafiği ve ilişkileri oluşturur.”  HEMEN İŞE ALIN.
Ekstra Soru :  Ne sıklıkta yazı yazarsınız?
“Yazı yazmaktan nefret ederim.” Öhöö
“Yazmaya çalışıyorum ama fazla zamanım yok.” Öhöö. Öhöö
“Her gün.” Ve işte kazanan!
İşte böyle. “Sosyal medya uzmanını” sınamak için ufak bir test. Bunun bir çıktısını alın. Birebir aynı cevaplarla karşılaşırsanız ikinci kez düşünmeniz gerekebilir.


Alıntı( http://www.sosyalmarkalar.com/2010/04/sosyal-medya-uzmani-nasil-sorgulanmali/ )

Sosyal medya nedir? - Blog nedir? - Mikro blog nedir? - Sosyal ağlar - Sosyal imleme

Sosyal medya nedir? - Blog nedir? - Mikro blog nedir? - Sosyal ağlar - Sosyal imleme

İnternet kullanıcıları artık sadece gençler değil. Ülkemizde 26 milyona yaklaşan kullanıcı sayısıyla kadın, erkek, genç, yaşlı, çocuk… Kısacası herkes artık internet kullanıyor. Artık hayatımızda “Sosyal Medya” var. Sosyal medyayı anlamak için kavramları iyi bilmek, bilmekten de öte sosyal medya platformlarını kullanmaya başlamak gerekiyor.

İnternet ve halkla ilişkileri bir araya getiren en önemli kavram olarak karşımıza “sosyal medya” çıkıyor. Sosyal medya internet kullanıcıları için sınırsız fırsatlar sunmakta. Bu fırsatlar şirketlere de yansımakla beraber, ürün ve hizmetlerinde sorun yaşayan, müşterilerini memnun edemeyen şirketler için sosyal medya bir tehlike haline gelmeye başlıyor.

Bu sebeple şirketlerin PR 2.0, yani internet ortamında halkla ilişkiler faaliyetlerinde bulunmaya başlamaları, sosyal medyayı tanımaları ve iş süreçlerini daha doğru bir şekilde yönlendirmeleri gerekiyor.

Kulağa hoş gelen sözler, uygulamaya geçmediği sürece hiçbir şirket için değer taşımıyor. Uygulamaya geçmek için ise önce anlamak, sonra stratejiler oluşturmak gerekiyor.

PR 2.0 anlamak için; web 2.0, bloglar, sosyal ağlar gibi bazı kavramları tanımlayalım.

WEB 2.0
İnternet kullanıcılarının, internette belirli kaynaklardan eriştiği içerikleri sadece takip ettiği süreçten, kullanıcıların kendi içeriklerini ürettiği, bu içerikleri başkalarıyla paylaştığı sürece geçişi tanımlamak amacıyla Web 2.0 ifadesi kullanılıyor. İnternet sitelerindeki tasarım ve yazılım teknolojilerindeki değişimin sonucu olan bu paylaşım ortamı birçoğumuzun internette sıkça kullandığı Facebook, Youtube, Flickr, Blogger gibi binlerce ücretsiz internet sitesi sayesinde ortaya çıkıyor. İnternet siteleri ortamı sunarken, internet kullanıcıları, içeriği oluşturuyor.

BLOG
Web 2.0 sürecinin en önemli unsurlarından olan blog, kelime anlamı olarak “web günlüğü” olarak tanımlanıyor. Bir veya daha fazla kişi tarafından hazırlanan bloglar bireyler veya kurumlar tarafından hazırlanabilir. Bir blog’u önemli kılan en önemli unsuru içeriğidir. Blogları değerli kılan özellikleri, güncel, samimi ve değerli içerikler sunabilmesidir. Dünyada ve ülkemizde oldukça fazla takip edilen ve okurlarının görüşlerini etkileyebilen on binlerce blog yazarı bulunuyor. Blog yazarlarının tanınması ve etkili olması için internet kullanıcıları tarafından itibar görecek içerikler sunabilmesi gerekli. Şirketler tanınmış ve etkili blog yazarları ile iletişim halinde olmanın ne kadar önemli olduğunu bildiklerinden önemli blog yazarlarını medya ilişkileri süreçlerine katıyor.

MİKRO BLOG
Bloglarla kıyaslarsak, en önemli özelliği anlık ve kısa içerikler ile başkalarıyla içerik paylaşılmasını sağlamak. En popüler mikro blog servislerinden olan Twitter’da girilen her blog yazısı 140 karakterle sınırlıdır. İnsanların anlık olarak ne yaptıklarını başkalarıyla paylaşmalarını sağlayan mikro bloglar, özellikle profesyoneller tarafından bilgi ve haber paylaşımı amaçlı kullanılıyor. Dünyanın herhangi bir yerinde olan bir gelişmeyi en hızlı duyuran platformlar Mikro Bloglardır. Bir iki cümleyle sınırlı içerikle ile güncellenebilmeleri, cep telefonu ve iPhone gibi mobil araçlar ile kolayca kullanılabilmeleri, içeriğin hızlı bir şekilde yayılmasına olanak sağlıyor.

SOSYAL AĞLAR
İnternet kullanıcılarının birbirleriyle tanışması, irtibata geçmesi, içerik paylaşımında bulunması, tartışma ortamı oluşturması ve ortak ilgi alanlarındaki kişilerin bir araya gelebileceği gruplar oluşturulması amacıyla oluşturulan internet siteleri sosyal ağlar olarak tanımlanıyor. Ülkemizde oldukça popüler olan Facebook buna bir örnektir. Sadece iş amaçlı ilişkiler kurabileceğiniz Linkedin önemli sosyal ağlardan biridir.

SOSYAL İMLEME
İnternet kullanıcılarının beğendikleri internet sitelerini ve internet sayfalarını başkalarıyla paylaşmasına olanak sağlar. İnternet kullanıcıları paylaşılan içerikleri oylayarak ve yorumlayarak takip ederler. Bu sayede internette yer alan milyonlarca içerik arasında insanların ilgisini çekebilecek yazılar, resimler ve videolar ön plana çıkabilir.

SOSYAL MEDYA
Bireylerin internette birbirleriyle yaptığı diyaloglar ve paylaşımlar sosyal medyayı oluşturur. Sosyal ağlar, bloglar, mikro bloglar, anlık mesajlaşma programları, sohbet siteleri, forumlar gibi insanların bir biriyle içerik ve bilgi paylaşmasını sağlayan internet siteleri ve uygulamalar sayesinde internet kullanıcıları aradıkları ve ilgilendikleri içeriklere ulaşma fırsatına erişiyor. İlk bakışta bireyler veya küçük gruplar arasında gerçekleşen diyaloglar gibi görünsede, paylaşılan bilgi veya içerikle ilgilenen kişi sayısı oldukça hızlı ve fazla şekilde artıyor. İnternet kullanıcılarının olumlu ve olumsuz deneyimlerini internet ortamında paylaşmaları şirketler için fırsatları ve tehlikeleri beraberinde getiriyor.

PR 2.0, yani internette yürüteceğiniz halkla ilişkiler faaliyetleri için, bu kavramları bilmenin de ötesinde uygulamaya geçmeniz gerekiyor. Kendi içeriklerinizi sosyal medyada paylaşmaya başlamadan önce, sosyal medyayı takip etmeye başlamalı ve insanların internette nasıl diyaloglar oluşturduğunu anlamaya çalışmalısınız.

2 Aralık 2010 Perşembe

Y.Ö.N.E.T.İ.M. İ.S.T.İ.F.A.

Galatasaray, Galatasaray olalı böyle kötü bir durumda kalmadı. Bu yüzyıllık çınarı bugün bu hale getiren yönetim dahil herkesedir sözüm.

Gelin açalım başlığımızı...
Y: Yönetim
Ö: Öğrenciler (Galatasaray Lisesi başta olmak üzere tüm öğrenci grupları)
N: Ne idüğü belirsiz Galatasaraylı kitleler
E: Eskiler
T: Taraftarlar
İ: İçerdekiler
M: Medyadakiler
İ: İlgi çekmek isteyenler
S: Stad Stad diye tutturanlar
T: Takım
İ: İstifaya davet etmeye alışmış insan grupları
F: Fifa Kokartlıyım diye Geçinen hakemler
A: tüm bunlara rağmen Ağzı açık bizi dinleyenler...

İstifa artık... Yeter artık... Bu Türkiye'nin en büyük şirketi, en büyük kulübü ve en büyük başarıları yakalayan ekibi, sizin gibisini görmedi...Sadece yönetim değil artık derdimiz; giden gidiyor yeni gelenler de gideni aratıyor.
Artık yüzeysel, günü kurtarma derdinde olan çözümler istemiyoruz... Yenilenmek, bambaşka bir kimlikle mücadele vermek istiyoruz. Bu takımı kaç yıldır Avrupa Arenasında istediğimiz yere getiremediniz, Türkiye Ligini zaten unuttuk, övündüğümüz tüm değerleri elimizden tek tek alıyorsunuz. Artık buna "DUR" demek zamanıdır. Taze kan değil yepyeni bir beden istiyoruz.
Taraftar istiyoruz; öyle ikide bir takıma küsmeyen, TFF'de basiretli olarak lobicilik yapacak idareciler istiyoruz, Yönetim istiyoruz hayatını Sarı-Kırmızıya adayan, parayla değil aşkla oynayan takım istiyoruz, vitrin olan Galatasaray ruhunu istiyoruz Avrupa'da, üç beş günlük güzel skorlarla övünmek değil, yepyeni rekorlar kırmak istiyoruz...
Artık övünülecek yeni şeyler istiyoruz.. Sarı kırmızıyı dünyası olarak belirleyen bizler DEVRİM istiyoruz...
Yeter Artık...

Seninki kaç santim? - Greenpeace

Seninki kaç santim? - Greenpeace